Para, para değil mi bizi mutlu kılan (!). Biz ona en iyisi mutluymuş gibi görünüm kılan bir araç, ama bu zamanda. Aslında biz paranın esiri değildik, cömert insanlardık. Aza kanaat etmesini bilir çoğuna ihtiyacımız olmadığını bilirdik. Peki ya bize bunu reva gören neydi? Şimdi insan hep kendi için istiyor. Kendini başkalarının üstünde görmek istiyor. Yaptıklarını örtmek için başkalarının yaptıklarını ortaya döküyor. Fakat onun vicdan azabı. "Olur" diyor insan. İnsan biraz kibirlidir.
Para dediğin satılmış özgürlüklerimiz değil midir zaten? diyor yazar. İnsan özgürlüğünü satıp karşılığında para alıyor. Aldığı para da ona az geliyor. İnsan zaten aç gözlü değil midir? Boşa geçen onca zaman, boşa söylenen onca söz, sebepsizce atılan onca adım..
Paranın esiri olmanın faydası yok. Aza kanaat etmeyi öğrenmek lazım. Zamana uymaya çalışma! İnsan zaten kendi çıkarı için onu da değiştirir. Vesselam..
Bu aralar daha sık duyuyorum ya da ben öyle zannediyorum ki, atasözlerine bir ters düşmeler söz konusu. Yani şöyle bir atasözü söylüyor sonra ise bunun yanlış olduğunu, kendi tezini söylüyor. Nitekim bence atasözleri daha doğru. Atasözlerinde kendi içinde bir ayrılık var. O da şu şekil: İyi insan lafının üstüne gelir, İti an çomağı hazırla. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir. Zaten tezatlık olanlar söylenmiş. Amaç ne bir daha zıtlık çıkarmada. Atasözlerimiz bizim çok güzel öğütlerimizdir. Ama ne var ki bir ata sözü de derki: Bir musibet bin nasihatten evladır. Buna da inanmayan denesin de ondan sonra konuşalım. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış.
Hey oradaki
sen miydin hayallerim? Ardına bile bakmadan giden beni yüzüstü bırakan yoksa
ben mi sana ulaşmak için çaba harcamadım. Hayal meyal hatırlıyorum zordu sana
ulaşmak, seni düşünmek bile zordu o zamanlar. Seni ancak düşündüm ben
hayallerim. Seni düşünmek belki de daha güzel geliyordu. Gerçekleşmenden
korktum veya gerçekleştirememekten. Sanırsam gerçekleştirememe korkusu
yetiyordu senin sadece hayalimde kalmanı ilerde seni hayal meyal hatırlamayı
yeğlemiştim. Ulaşmak isteseydim de zaten ulaşamayacak olmam sebebiyle tenezzül
bile etmedim. Lakin çok da yanlış çıkmadım. Çok uğraşmam, zorluklar çekmem
gerekirdi. Bunun sonunda sana ulaşabilecek miyim bu bile kesin değildi. Bunun için
başlarda istedim fakat zamanla olmasa da olur lafları yerini almaya başladı.
Peki şimdi mutlu muyum? İçinde yarım kalmış bir hayal var. Gerçekleştirmeyi ilk
zamanlar çok istediğin sonraları ise sana ağır geldiği için yapamadığın ve
hayal meyal hatırladığın bir hayal. Gereksizce beynimde yer etmesini bile
istemiyordum artık(!). Çünkü her şeyde
onu hatırlayabilir yeniden hayalimi gerçekleştirme isteğimi uyandırabilirdim.
Korkmuyormuş gibi yapıp korka korka dolaşabilirdim. Lakin buna da gerek yoktu
sadece kendimi kandırabilirdim. En başından beri düşündüğüm hayal gibi.
Vesselam...
Leyla ile Mecnun Videosu Allah Ölümün Bile Hayırlısını Versin Bu Ne Ya? 84. Bölümden
Evvela bunu bu kadar geç yazdığım için ve uzun süredir blogumla ilgilenemediğimden dolayı özür dilerim. Bumerangdan 2. bir kitap da kazandık. Sağolsunlar beni yine bu ödüle layık oldular. Yılbaşında yine bir twitter hashtagi yarışması yapıldı ve kitap ödülü verilecekti. Kazananlar arasına seçildiğim için çok mutluyum ve Bumerang'a teşekkürü bir borç bilirim. Henüz kitabı okuyamadığımdan dolayı kusura bakmayın ki kitap hakkında bilgi veremeyeceğim. Evet böyle bir film yok muydu diyenler, filmi çıkacak mı çıktı mı tam olarak bilmiyorum ama bir film konusu olduğunu biliyorum. Neyse tekrar okuyucularımdan ve takipçilerimden özür diler Bumerang'a teşekkür eder kitap hakkında bilgim çok yok ama bilenlerin yorum olarak yazmasını rica ederek yavaş yavaş sözü Son'a bırakalım. Evet bir daha ki yazıda görüşmek dileğiyle esen kalın..
İçini haykırmak ister ya insan! Hani kimseye söyleyemediklerini dağlara, denizlere, taşlara... Neden söyleyemedik, tartışmak istediklerimizi tartışamadık, zamanı tatlı planlarken her şey aksi gidince o tatlı yerini acıya bırakırken ki o hüzün. Belki de düşüncesizlik edip bir de nereye hata bulurlar diye düşünmedik. Oysa ki herkesi bardağın dolu tarafından bakar zannettik. Yine tutmayınca düşler, yine sonu hüsran olunca ne yapar ki insan? Ne yapmaya çalıştık da geldi bunlar başımıza? Zamanın savurması, hayatın aldatmacası deyip geçiştireceğimize, palanladıklarımızın yolunda gitmesini engelleyenlere söylenecek o bir çift söz gelecek içinde şişecek sonra içinde çürüyecek. Zamanla sen de çürüyeceksin. Anılarını yaşatmaya çalışırken bile başkalarını düşündün. Bir kere olsun kendini düşünmeyi deneseydin ne kadar güzel olmaz mıydı? Sen de zamanla çürümek mi istersin? Vesselam...
Leyla ile Mecnun - Erdal Bakkal Bebek Bakım Kursunda Video