Bloga ve yazmaya uzun bir ara vermiştim. Buna neden olarak sayabileceğim şeyler var ama sanki arayı biraz daha açtık. Neyse uzun aradan sonra tekrar yazmak güzel..
Okul zamanı yazma imkanım fazla olmuyor. Ben yazmayalı çek şey değişti veya değişmiş. Bazı şeylerden bazı zamanlar haberim bile olmadı. İnanın insanın bazı şeylerden haberdar olmaması daha güzel geliyor insana. Daha rahat oluyor insan, daha ferah. Umurunda olmuyor. Birkaç hafta en azından bir iki hafta televizyondan, internetten, bilgisayardan, teknolojiden, radyodan hatta telefondan bile. Konuşmalarınızı, görüşmelerinizi günde bir saat belirleyin o saatte yapın. Gündemdende mümkün olduğunca uzak durun. Kısacası biraz gündemi takip etmeyin. Çok şey farkedecek bunu siz de farkedeceksiniz. Bazılarınız dayanamayacak, bazılarınız ise bunu çok beğeneceksiniz. Yalnız yanlış anlaşılmasın. Ben size yemeyin, içmeyin, gezmeyin, konuşmayın, arkadaşlarınızla buluşmayın demiyorum. Sadece gündemden biraz uzak durun. Rahatlarsınız. Bir iki hafta maç izlemeseniz, maçın sonucunu öğrenmeseniz ölmezsiniz. Ama maç yapabilirsiniz bu yanlış anlaşılmasın. Zamanla alışırsınız. Güzel zamanlar geçirmeniz dileğiyle. Yine bir kliple bitirelim. Leyla İle Mecnun Of // Sezon Finali Klibiyle bitirelim.
Bu aralar daha sık duyuyorum ya da ben öyle zannediyorum ki, atasözlerine bir ters düşmeler söz konusu. Yani şöyle bir atasözü söylüyor sonra ise bunun yanlış olduğunu, kendi tezini söylüyor. Nitekim bence atasözleri daha doğru. Atasözlerinde kendi içinde bir ayrılık var. O da şu şekil: İyi insan lafının üstüne gelir, İti an çomağı hazırla. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir. Zaten tezatlık olanlar söylenmiş. Amaç ne bir daha zıtlık çıkarmada. Atasözlerimiz bizim çok güzel öğütlerimizdir. Ama ne var ki bir ata sözü de derki: Bir musibet bin nasihatten evladır. Buna da inanmayan denesin de ondan sonra konuşalım. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış.
Hey oradaki
sen miydin hayallerim? Ardına bile bakmadan giden beni yüzüstü bırakan yoksa
ben mi sana ulaşmak için çaba harcamadım. Hayal meyal hatırlıyorum zordu sana
ulaşmak, seni düşünmek bile zordu o zamanlar. Seni ancak düşündüm ben
hayallerim. Seni düşünmek belki de daha güzel geliyordu. Gerçekleşmenden
korktum veya gerçekleştirememekten. Sanırsam gerçekleştirememe korkusu
yetiyordu senin sadece hayalimde kalmanı ilerde seni hayal meyal hatırlamayı
yeğlemiştim. Ulaşmak isteseydim de zaten ulaşamayacak olmam sebebiyle tenezzül
bile etmedim. Lakin çok da yanlış çıkmadım. Çok uğraşmam, zorluklar çekmem
gerekirdi. Bunun sonunda sana ulaşabilecek miyim bu bile kesin değildi. Bunun için
başlarda istedim fakat zamanla olmasa da olur lafları yerini almaya başladı.
Peki şimdi mutlu muyum? İçinde yarım kalmış bir hayal var. Gerçekleştirmeyi ilk
zamanlar çok istediğin sonraları ise sana ağır geldiği için yapamadığın ve
hayal meyal hatırladığın bir hayal. Gereksizce beynimde yer etmesini bile
istemiyordum artık(!). Çünkü her şeyde
onu hatırlayabilir yeniden hayalimi gerçekleştirme isteğimi uyandırabilirdim.
Korkmuyormuş gibi yapıp korka korka dolaşabilirdim. Lakin buna da gerek yoktu
sadece kendimi kandırabilirdim. En başından beri düşündüğüm hayal gibi.
Vesselam...
Leyla ile Mecnun Videosu Allah Ölümün Bile Hayırlısını Versin Bu Ne Ya? 84. Bölümden
Evvela bunu bu kadar geç yazdığım için ve uzun süredir blogumla ilgilenemediğimden dolayı özür dilerim. Bumerangdan 2. bir kitap da kazandık. Sağolsunlar beni yine bu ödüle layık oldular. Yılbaşında yine bir twitter hashtagi yarışması yapıldı ve kitap ödülü verilecekti. Kazananlar arasına seçildiğim için çok mutluyum ve Bumerang'a teşekkürü bir borç bilirim. Henüz kitabı okuyamadığımdan dolayı kusura bakmayın ki kitap hakkında bilgi veremeyeceğim. Evet böyle bir film yok muydu diyenler, filmi çıkacak mı çıktı mı tam olarak bilmiyorum ama bir film konusu olduğunu biliyorum. Neyse tekrar okuyucularımdan ve takipçilerimden özür diler Bumerang'a teşekkür eder kitap hakkında bilgim çok yok ama bilenlerin yorum olarak yazmasını rica ederek yavaş yavaş sözü Son'a bırakalım. Evet bir daha ki yazıda görüşmek dileğiyle esen kalın..
İçini haykırmak ister ya insan! Hani kimseye söyleyemediklerini dağlara, denizlere, taşlara... Neden söyleyemedik, tartışmak istediklerimizi tartışamadık, zamanı tatlı planlarken her şey aksi gidince o tatlı yerini acıya bırakırken ki o hüzün. Belki de düşüncesizlik edip bir de nereye hata bulurlar diye düşünmedik. Oysa ki herkesi bardağın dolu tarafından bakar zannettik. Yine tutmayınca düşler, yine sonu hüsran olunca ne yapar ki insan? Ne yapmaya çalıştık da geldi bunlar başımıza? Zamanın savurması, hayatın aldatmacası deyip geçiştireceğimize, palanladıklarımızın yolunda gitmesini engelleyenlere söylenecek o bir çift söz gelecek içinde şişecek sonra içinde çürüyecek. Zamanla sen de çürüyeceksin. Anılarını yaşatmaya çalışırken bile başkalarını düşündün. Bir kere olsun kendini düşünmeyi deneseydin ne kadar güzel olmaz mıydı? Sen de zamanla çürümek mi istersin? Vesselam...
Leyla ile Mecnun - Erdal Bakkal Bebek Bakım Kursunda Video
Bu kitap bana Hürriyet Bumerang'dan hediye geldi. Twiitterdan düzenlemiş oldukları twitter hashtagi ile yazılan en iyi 20 tweete Doğan Kitabevi'nden kitap hediye eden Bumerang'a teşekkürler. Ben açıkçası yaş itibariyle çok büyük değilim ve bu bana gelen sanırsam ilk kargo o yüzden buraya not düşüyorum bunu. Yazmış olduğum tweeti ve twitter hashtagini de yazacağım. İsteyenler Hürriyet Bumerang'ın sitesinden diğer tweetlere de bakabilir.
Bu kitap bana 20.10.2012 tarihinde geldi. Benim buraya geç yazma sebebim malum öğrenciyim. Sınavlarım, ders çalışmam gibi durumlar pek el vermedi.
Kitabı henüz okuyamadım. Kısmet olmadı diyelim. Onun için onun hakkında yorum yapamayacağım.
"#herkesbloggerolamazcunku bumerangsız blogger olmaz" Bana ait..
Sonu Serkan Keskin'in Leyla ile Mecnun'da az da olsa söylediği şarkının tamamıyla yapalım. İyi seyirler.
Leyla ile Mecnun - Duvardaki Resim (Serkan Keskin) Video
Evet 2012. Bence çok farklı bir sene 2012. Her şeyin bol olduğu, bana daha farklı gelen bir sene. Bilmiyorum belki sadece bana böyle geliyordur. En basitinden başlayacak olursak farklılıklara bu sene 2 kuzenim evleniyor, ilk yeğenim olacak gibisinden. Evet 2. kuzenim de evleniyor. Bu hafta onun için Kütahya yolcusuyuz. Kız evi Trabzon. Ama hem oraya hem oraya gitmektense nikahın olacağı yere gitmek daha mantıklı. 2012 ne kadar farklı geliyor düşününce. Bakalım daha ne farklılıklar olacak. Yukarıda saydıklarım bir kısmıydı bu farklılıkların. İlk yeğenim de Allah'ın izniyle yakında geliyor. Herkesin sevgisini daha gelmeden kazanan yeğenim benim. 2012 neden farklı bilmiyorum ama bunun bence maya takviminin bitmesiyle alakası yok. Ne demişler korkunun ecele faydası yok. 202 neden bu kadar farklı bunu hala çözemesem de dünya son dönemine yaklaşıyor. Bunu bazı bilimsel bilgilerle anlayabiliyoruz. Hayat kısa bu tür şeyleri çok sorgularsak işin içinden çıkamayız. Zorlamaya gerek yok. Yarın çıkıyorum yola ama bugünüm pek güzel geçmedi. Akbil çıkarmak için gidiyorum e-randevu almadığım için geri gönderiliyorum. Açıkçası bu benim için kötü bir durumdu. Her gün belli bir yol sırtımda tabir-i caizse at taşıyorum (L&M izleyen anlar :) ) Onun içinde eve gelince çok yorgun oluyorum. Neyse ben şimdiden şikayetçi olursam hiçbir şeyden mutlu olmamaya başlarım. Dolayısıyla şikayete son. Aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz. Zaman teknoloji zamanı. O zaman ben de online başvuru yaparım değil mi? Neyse 2012 şu anda farklılıkların belki bazıları hariç o kadar kötü değil. Umudumuz Allah'tan iyi şeyler olması. Haydi size yine bir videoyla ne kadar Leyla ile Mecnun videosu olmasa da Serkan Keskin'in söylediği Şubat dizisinde çalan Kim Bilir şarkısıyla veda edelim.
Fatih ÜNÜGÜR Güncel Blog Sitesi, Dini, Tarih, Webmaster, Futbol, Sağlık, Teknoloji, Dizi ve Film, Program, Eğlence, Oyun
Günlük hayatta sık kullanmadığımız ama bence fena olmayan bir laftır. Konuya buradan girmemin sebebine gelince dediğim düğünden döndüm. Düğün için gitmem bana birçok yeri gezmeme sebep oldu. Fotoğrafları da paylaşmaya çalışacağım. Evvela Ankara'dan başlayan yolculuğum Sivas'a kadar gitti. Çok gezmek için vakit olmasa da olan vakti bizim gezmemiz için kullanan karşı tarafa "Teşekkürü" bir borç bilirim açıkçası. Damadımız ve ailesi gerçekten çok iyi insanlar. Bence mutlu olurlar :) Gezdiğim yerler çok güzeldi. Sivas'ın Çifte Minareli Medresesinden Ulu Camii'sine kadar gezdik. Gezip gördüğüm yerler çok güzel. Sivas tarihi bir yer. Tarihi özellikte birçok şey var. Tabi ki bunlar da Sivas'a ayrı bir değer veriyor. Gezip görenleriniz bilir. Ne kadar haritada büyük gözükse de başından sonuna kadar arabayla 10 dakika. Biz orada Polis evinde kaldık. Polis evi de gayet güzeldi. Yani şunu diyebilirim. Gittiğime pişman değilim. Orada geçirdiğim zaman gayet güzeldi. Çok güzel muamele gördük. E tabi sonuçta bizden kız almakta kolay değil :) Yarın maraton başlıyor. Yani okullar. İlk gün bakalım nasıl olacak? Sudan çıkmış balığa döneceğiz :) Okul çapında 7. Dershane çapında 12. olmuşum. Vatana millete hayırlı olsun diyelim. Bakalım tablet verecekler mi bize? Okula akıllı tahta gelmiş ama tabletler ne halde bilmiyorum. Sivas ve Ankara gezisinden kareler aktarmaya çalışacağım tabi okul zamanı bu zor olacak. Buradan onlara ve bu yazıyı okuyan herkese selam olsun. Yine bir videoyla bitirelim istiyorum.
Evet çok yakında okulda. Hem de yeni okulumda. Bildiğiniz gibi tabi içinizde bilmeyenler de olabilir. Bu sene liseye başlıyorum. Hangi Lise mi? Eyüp Anadolu Lisesi. Ablam da orada okuyor zaten. Ama emin olabilirsiniz ki puanından düşük bir okula gitmek adama koyuyor. Bunu yaşayan bilir sevgili okurlarım. Yedeklerden en azından bir üst okula çıkma ihtimalim var. 7. yedeğim. Ama orası da uzak. Buradan yürüyerek nasıl gideceğim. Otobüste yok ki otobüsle gidiyim. Hayırlısı olsun dedik. Burası çıktı. Vardır bunda da bir hayır diyerek devam ediyoruz. Onu geçtim en sevdiğim kuzenlerimden biri evleniyor. Ve ben buna ne yazık ki kendi isteğimle gidemiyorum. Buradan biricik kuzenim Ayşenur Abla'ya ithafen yazıyorum. Ömür boyu mutluluklar. Nişanını da kaçırdım. Bu açıkçası bana ağır geliyor. Çok yakında okulda olduğumdan dolayı da gidemiyorum aslında. Çok mu yakında acaba? Neyse biricik kuzenim dediğim insana ithafen yazdığım bu yazıda saçmalamaya başladım. Öncelikle tüm ilkokula, ortaokula, liseye, üniversiteye başlayanlara sonra sınava hazırlananlara ve tüm öğrencilere Allah yardım etsin diyorum. Galiba bütün kuzenlerimin sevdiği bir dizi olan Leyla ile Mecnun'un yeni fragmanını sizlerle paylaşacağım. Bu Ayşenur abla ve bütün kuzenlerime gelsin.
Bu aralar hazirandan beri yapmadığım şeye başladım. PHP derslerine. PHP'de kendimi geliştirmek istiyorum. Başladım MySQL de çalışıyorum işte. Bugün wordpress teması indirip onu inceledim. Easy PHP kullanıyorum. Dream Weawer'ı kullanıyordu izledim dersteki kişi. Ama ben notepad++ kullanıyorum. Bakalım ne kadar ilerlerim. Haziranda başlasaymışım iyimiş de... Neyse zararın neresinden dönersem kardır. Kaynaklarım sağlam. Abim, videolar, abim kaynaklı yerler. Evet gerçekten çok sağlam inanırsam olacağını düşünüyorum:). Not tutmaya falan da başladım. İyice şimdiden daha okul açılmadan öğrenci havasına girdim. Öğrencilik işte. Hepimiz biliriz. Öğrencilik; iyi, kötü anılarımız vardır hepimizin. Bu arada Leyla ile Mecnun 10 Eylül'de başlıyor. Hadi bakalım. Nasıl olacak. 3. sezona giriyoruz. Herkes merakla bekliyor. O sezon finalinden sonra ne yapacaklar diye. Bence Erdal'ın dönüşü köşk sayesinde olacak. Eylül Erdal'a bırakacak köşkü Erdal'da orayı satıp bakkalla evi alacak diye yazmıştım. Bakalım, hep beraber izler öğreniriz. PHP ile Leyla ile Mecnun'u nasıl bağladıysam artık. Neyse fazla uzatmayalım. 62. bölüm 3. sezon fragmanını yayınlarım aşağıda. Bir sonraki yayında görüşmek dileğiyle.
Gece oturmak. Evet evet gece oturmak. Sene içinde pek yapamasam da şu Ramazan ayında bolca yaptığım şey işte gece oturmak. Gece oturmak güzeldir. Televizyon izlemek. Televizyondan ziyade film izlemek. Genelde televizyonlarda pek eğlenceli bir şey olmadığından dolayı film izlemek daha makul. Lakin gece birkaç kişi oturmak daha zevkli olabiliyor. Ama ben tek oturuyorum. Yalnız uçan Kartallar misali. Gece film izlemek gerçekten güzeldir. Özellikle perşembe günleri bence daha güzel oluyor. İşler güçler o bitince Leyla ile Mecnun başlıyor, o da bitince ben de filme başlıyorum. Evet perşembe günleri gece bir ayrı oluyor. Ben sahura kadar oturuyorum. Yatmaya pek şey olmuyor. Sahuru yapıyoruz ben gene biraz daha oturuyorum. Ezandan sonra yatıyorum. Kaçta kalktığımı ise boş verin :) Hem sahura kadar oturmayıp yatınca sahura kalktığında insanın iştahı olmuyor. Dolayısıyla da aç kalıyor. Bunun da gün içindeki etkileri falan filan... En iyisi oturmak hem izlemek isteyip de izleyemediğim filmleri izlemiş oluyorum böylelikle. Mesela gece bu sefer Sen Kimin'i izledim. Birçoğunuzda zaten neden o resmi koyduğumu düşünüyordur. Film hakkında eleştiri yapacak olursam eğer: Film gerçekten çok komik, tam gülmelik film. Lakin küfür var içinde. Onları saymazsak güzel. Bir diğer komik film ise Sümelanın Şifresi Temel. Bu çok daha küfürlü ama izlerken küfürlere bile gülüyorsunuz. Neyse ben diyeyim de küfür var diye isteyen izlesin gene de. Bir önceki yazıma gelecek olursak o yazı benim elimden çıkmadı. Bir sosyal sorumluluk projesiydi biz de katılalım dedik katkımız dokunabilir. Katkımız dokunduysa ne mutlu bizlere diyelim o zaman. Ve ufaktan sözü sona bırakacağım ama önce bir video koyalım adettendir sonuçta.
Evet sevgili okur. Bunun gibi birkaç tane yazı yazdım. Daha önceden de belirttiğim gibi Leyla ile Mecnun hayranıyım. Ve hayranlığın varsayılan gereği olarak eleştirilerimi, istek ve taleplerimi söyleyebilirim ki ben bunları söylüyorum. Şimdi de benim daha önce yazdığım gibi Leyla ile Mecnun'a Ezgi ASAROĞLU geri dönsün kampanyaları var. Ben de bu kampanyaları destekliyorum. Lakin şöyle bir durum var. Başta da dediğim gibi eleştiri hakkına sahibim. Eflatun film ile Ezgi Asaroğlu'nun söyledikleri tam olarak birbirini tutmuyor. Açıkçası benim bildiğim kadarıyla Eflatun film haksız. Ki eflatun film haksızlığını kabul etmedikçe geri gelmez Ezgi Asaroğlu. Özür dileseler bile geri gelmesi çok ama çok zor. Ama biz bu olumsuzlukları göz önünde bulundurarak başladık işe. Bakalım sonu ne olacak. Twitter, facebook, sözlüklerdeki çalışmalar, forumlarda konu açmalar, video çekimleri ve en son buna mail atma da eklendi. Bakalım olumlu sonuç alabilecek miyiz? İşin özü Hem izleyici açısından hem de onlar açısından en hayırlısı o olacaktır diye düşünüyorum. Ama bizim tepkimiz kesinlikle Ezgi Asaroğlu'na değil. Olmaz olamaz da zaten. Haklı birine karşı tepki göstermeyiz, onun yanındayız diyelim. Ama geri dönmezse anlarım. Hak da veririm. Zaten o kadar isteyen var onu bir de kovulduğu yere tekrar mı gidecek? Ama burada suç biraz da eflatun filme kalıyor. Biraz destek yeterliydi zamanında. Kösteklikten ziyade destek... Yine bir L&M videosuyla bitirelim. İstek video varsa yoruma yazın ileriki yazılarda koymaya çalışırım.
Leyla ile Mecnun'un yeni adıdır. Ama eminim ki Asıl Leyla olan Ezgi ASAROĞLU olmadan eskisi gibi olmaz o dizi. O varken ki hali çok daha güzeldi. Tabiri caizse çakma Leyla'larla işi bitirmeye çalışıyorlar. Asıl Leyla varken çakmaya ne gerek var? Bunun gibi sorular soruluyor. Çünkü asıl Leyla'yı kovmak nedir? Bir de haklıyken. Bence onun olduğu bir bölümle çakma Leyla'ların olduğu bir sezon eşit olamaz. Onun olduğu bir bölüm emin olun ki gerçekten diğer bölümlerden çok daha güzel. Bunu böyle demekle anlamayamazsınız. Ama şunu diyebilirim ne kadar Arda'yı sevmesem de o rolü galiba en iyi o oynayabilir. Ama oynaması da bir işe yaramaz. Çünkü o atılmayı haketti. Asıl Leyla'yı yani Ezgi ASAROĞLU'na karşı şiddet uygulayan birinin öyle güzel bir dizide oynamaya hakkı yok ve kadına uygulanan şiddetten dolayı şu anda hapishanede olması bence daha uygundu. Leyla ile (mi) Mecnun ekibinden ve Eflatun Filmden Ezgi ASAROĞLU'ndan özür dileyip onu tekrar oynamaya ikna etmesi gerekir. Nedenini de anlattım. Ve dediğim gibi izlemeden kolay kolay anlayamazsınız. İzlemenizi özellikle Gerçek Leyla'nın yani Ezgi ASAROĞLU'nun bulunduğu bölümleri izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Tabi ki takdir sizin. Evet sayın okur biraz içimi dökmek istedim saçmalama aşamasına gelmeden tadında bırakalım. Aşağıda size bir video bırakıyorum izlersiniz artık. Evet söz sende Son.
Ben Leyla ile Mecnun fanıyım. Helal olsun adamlara hak ediyorlar bence. İyi bir fanın bütün bölümleri izlemesi, bilmesi gerekir. Ben yıl içinde dersler vs. işler yüzünden fazla izleyemedim. Bu yüzden bu yaz bütün bölümleri baştan başlayarak izledim. Hatta en son özel bölümünü yani belgeselini de izledim. Bitti. Ama ben tekrar tekrar izleyebilirim. Çünkü her bölümü bir ders niteliğinde ve ayrıca çok komik. Hikaye çok güzel. Ama genelde sonları duygusal oluyor. Absürt bir dizi. Absürt komedi. Bence de gerçekten çok güzel bir dizi. Ben helal olsun diyebiliyorum sadece. Zaten yine çok duygusal bitti. Herkesi dağıttılar. Ve son bölümün yani sezon finalinin neredeyse bütün bölümlerle bağlantısı var. Şarkıları genelde dizi oyuncuları söylüyor. En çok da Ali ATAY. Yani Anlattığım dizi Leyla ile Mecnun'un başrol oyuncusu Mecnun. Diziyi izlemek gerçekten çok güzel. Daha nasıl Mecnun olunacağını tam bilmeyen bu konuda ona yardım edenleri olan, Leyla'sını kaybetmiş olup hala Leyla'sını arayan Mecnun. Babasının gemide olduğunu ve geleceğini bilen, çok iyi bir dost olan İsmail Abi. Bu diziyi izleyen herkes bir deniz görse başlar el sallamaya gemilere. Biz de İsmail Abi gibi diyoruz. O gemi bir gün gelecek İsmail Abi. Aslında hırsız olan ama buna sanat değeri yükleyip Performans Sanatçısı adı veren, kendisine hırsız denildiğinde "Ben öyle bir insan mıyım?" diyen ve Mecnun diğer bir yol arkadaşı Yavuz. Dışarıdan sert ama içi yufka yürekli olan, Mecnun'u çok seven ama belli edemeyen taksiciler kralı Büyük İskender Baba. Herkesin buluşma noktası olan Erdal Bakkal'ın sahibi, sürekli kafa açan ama o da bazı şeylerde yumuşayan Erdal Bakkal. Ak sakallarıyla ün yapmış Mecnun'un ilk rüyasında sonra ise yanında olan ve ona yardım etmeye çalışan Ak Sakallı Dede. Ve daha birçok güzel karakteriyle Leyla ile Mecnun. Diziyi dün bugün sahurdan önceki saatlerde bitirdim. Bu arada başlıkla alakası olmayan bir yazı olduğunu sanabilirsiniz ama Mecnun'un birkaç kez kullandığı bir sözdür "Bu neyin kafası ya?". Dizinin sonundaki şarkı benim çok hoşuma gider. Onu da sizlerle paylaşmak istedim Buyurun huzurlarınızda Leyla ile Mecnun'un başrol oyuncusu olan Ali ATAY(Mecnun)'un sanırsam kendini yazdığı ve onun söylediği EKSİK BİR ŞEY Mİ VAR?
Leyla ile Mecnun. Gün boyu bağımlısı oldum ya. Ama adamlar dizinin hakkını veriyor. 0'dan başladım izlemeye sarıyor izlemek. Aslında düşününce eski bölümleri daha güzel geliyor. Çünkü Ezgi Asaroğlu'nun oynadığı Leyla karakteri var. Dizide ölmüş olarak gösterilen Ezgi Asaroğlu'nun hikayesi başka. Dizideki Arda ona saldırıda bulunduğundan dolayı 2'sinin de sözleşmeleri feshedilmiştir. Ezgi Asaroğlu'nun düşüncesine göre diziden haksız yere atılmıştır. Eğer olay gerçekten öyle olduysa bence de öyledir. Çünkü onun yaptığı bir şey yoktur. Yeni sezonda çok şeyler olacak diyorlar. Ama bilmiyorum. İnşaallah bu güzelliğini artırarak devam eder. Ve bence Ezgi Asaroğlu Leyla karakteriyle geri dönerse güzel olur. Nasıl olacak diyeceksiniz o dizide ölmüş olarak gösterildi. Ama belki istese dede geri getirebilir. Getirirse dizi bence çok daha güzel olur. Tabi ki de bu benim görüşüm.Başkaları ne düşünür onu bilemem. Ama gelirse çok güzel olur.
Hey gidi günler dediğimiz olmuyor değildir. Küçükken oynadığımız oyunları, sokakta geçen o anıları, dargınlık zamanında, sevinç zamanında en güzel paylaşım yeri tabi en güzel arkadaşlarla. Küçüklük ne yapacağımız veya ne yapabileceğimizi kimse bilemez. Hatta kendimiz bile aslında yapımız tam oturmamıştır. Çok usluyken birden yaramazlık yapmaya başlayabiliriz veya çok yaramazızdır annemizin bir tehdidiyle o yaramazlık anında kesilir. Özünde hep iyiyizdir fakat arkadaş ortamı, gençlik, kendini kanıtlama isteği çok öncül duygulardır. Bu duygular aracılığıyla hareket eder gerekirse herkesi karşımıza alabiliriz. Ama bunu yapma oranı çok düşüktür. Çünkü bunun başlarında daha demin dediğim gibi bir uyarı her şeyi bitirebilir. Özdeki iyi çocuğa dönebilir. Ama çocuğun böyle olması da o kadar iyi değildir. Çocuğun kontrollü bir şekilde oynaması belki de bunlara hiç neden olmaz. Ama kontrolü abartmaya gerek yok. Çocuk sıkılabilir ki aynısı bizlere de olmuştur. Zaman geçiyor geçtikçe ölüme biz de o zamanın hızlı olduğu kadar hızlı gideriz.
Hayatta kimi beklersek onu ararız. Kimi istersek onu buluruz yanımızda. Kimi istersek onun oluruz. Kimi seçersek onu yaşarız. (Leyla ile Mecnun)
